Suudi Arabistan
devleti son yıllarda iyice rotayı kaybetti. Zaten İngilizlerin himayesinde
kurulan bir aşiret devletiydi, Vehhabilik gibi bir maluliyeti de vardı. Mekke-
Medine gibi iki kutsal şehrin ( Harameyn-i şerifeynin) koruyuculuğu şerefine ve
unvanına layık değildi. Bu günlerde Suudi Arabistan Hükümeti bu şerefini hepten
kaybetti, merhamet dini olan İslam'ın izzetine de zarar verdi.
Evet, bidayetten bu tarafa İslam'ın veya
Müslümanların iki büyük düşmanı var; biri Yahudiler, biri de Münafıklar.
Medine'de İslam Şehir devletinin kurulmasıyla birlikte Müslümanlar bu İki
düşmandan çok çekti, bütün enerjisini bu iki düşmanla mücadeleye harcadı. Bugün
de aynı şekilde bu iki düşman saldırmaya devam ediyor. Bugün Yahudilerin
devleti İsrail, Münafıkların devleti de ABD. Her ikisi de baba-oğul olarak
işbirliği içinde. Önce Orta Doğuyu, sonra bütün İslam âlemini paramparça etmek
için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu parçalamayı yapmak için öncelikle
Müslümanların içlerinden emir kulları, işbirlikçiler, münafık ve satılmış
tipler buluyorlar. Bu emir kulları için Orta-doğu toprakları da maalesef çok
mümbit. Bu münafık işbirlikçilerin başını bugün için Arabistan'ın Veliaht
Prensi Muhammed bin Selman, BAE'de de Muhammed bin Zayet çekiyor. Bunlara da
Mısır'ın darbeci Sisi'ye destek veriyor. Çok şükür, Türkiye'de buldukları ve
yıllarca kullandıkları ve hazırladıkları işbirlikçi- münafık FETÖ, bugün için
deşifre oldu, bertaraf edildi. Bundan sonra kimi bulacaklar, o belli değil.
Aman diğer cemaat görüntülerine dikkat diyoruz. Biliyoruz ki, ABD ve İsrail bu
cemaat görünümlü oluşumların birini bulur, başını kendine bağlar, niyetlerini
gerçekleştirmek için uğraşır, kaldığı yerden devam eder. Sanırım o kişi de
bulunmuştur(!) FETÖ gibi palazlanmadan, sırtı kanlanmadan, elli-ayağı
canlanmadan, başı doğrulmadan ezilmelidir.
Evet, Mekke- Medine (Harameyn-i Şerifeyn) bugün
münafıkların kuşatması altında. İslam alemi tez elden el koymalı, Kudüs'ü
başkent yaparken İsrail'e karşı çıkardığımız gür sesi burada da çıkarmalı.
S.Arabistan'a bugün hükmeden Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Yahudi
Netenyahu kadar hatta ondan daha tehlikelidir. Çünkü biri açık düşman, diğeri
sinsi. Mekke- Medine gibi Müslümanların iki kutsal şehrinin yönetimi, hizmeti,
himayesi böyle satılmış bir münafığa bırakılamaz. Bu münafık Cemal Kaşıkçı
cinayetinde kendisini iyice açık etti, cani, gaddar, zalim ve katil biri
olduğunu ortaya koydu. Kaldı ki Mekke-i Mükerreme, Harem-i Şerif, Kuran-ı
Kerim'de Belde-i Emindir, güvenli beledir. Eski adı Yesrip olan
Medine'ye ise Peygamberimiz, Medine-i Münevvere yani "Nurlanmış Şehir”
ismini vermiştir. Bu isimler ve unvanlar bizzat Rabbimiz ve Peygamberimiz
tarafından verilmiştir. Dolayısıyla bu şehirleri yöneten insanlar da mükerrem,
münevver ve emin insanlar olmalı, her bir Müslüman güven içinde umresini ve
haccını yapabilmeli.
Geçmişte atalarımız Osmanlı harameyn dedğimiz
mekkekmedinye tam dört yüz yıl hizmet etmiştir. Her yıl hac aylarında Sürre
alayları kurarak o topraklara hediyeler göndermiş, oralardaki halkın geçimini
üstlenmiştir. Mısır'ın fethi esnasında hutbede Yavuz Sultan Selim için
"Hakimü'l Harameyn” diyen hocaya Koca Yavuz, "Hoca Hoca, ben Hakim'ül
Haremeyn” değil, Hadim'ül Harameynim” yani kutsal beldelerin hakimi değil
hizmetçisiyim demiştir. Koca Yavuz'un dediği gibi, Osmanlı o topraklara hakim
olmamış, hadim (hizmetçi) olmuştur.
Bugün Mekke- Medine bir caninin, bir
katilin merhametine emanet, bir zalimin hakimiyeti altında. Tarihteki Haccac-ı
Zalim sanki geri gelmiştir. Evet, Abdulmuttalib'in Kabeyi yıkmak için gelen Fil
ordusu kumandanı Ebrehe'ye dediği gibi, "Kabe'nin koruyucusu Allah'tır”.
Dün Yavuzların, Fahrettin Paşaların eliyle korudu, bugün de bizlerin eliyle
koruyacak. Rabbimiz Mekke'yi de Medine'yi koruyor ki Merhum Cemal
Kaşıkçı vesilesiyle canileri rezil etti, katilleri açık etti, gözden ve
gönülden düşürdü. Burada bir buçuk milyar İslam alemine mesaj var: "Tez
elden Arabistan Hükumetine baskı yapın. Bu zalim Veliahd'ın azlini sağlayın ve
Mekke –Medine'nin yeniden statüsünü konuşun, tartışın ve ortak kurulacak bir
heyetin yönetimine verin. Geçmişte İslam İşbirliği Teşkilatı bu
günler için kuruldu. Mekke- Medine'nin yönetimi bu teşkilatın seçeceği bir
heyetin yönetiminde olmalı. Mekke- Medine S. Arabistan gibi uydu, korkak,
pısırık ve ABD-İsrail payandası bir devlete bırakılamayacak kadar kutsal iki
şehir. Beş vakit döndüğümüz Kâbe'miz oradadır. Kâbe ve çevresinin emin olmadığı
bir dünyada namazımızın da sıhhati tartışılır. Biz Müslümanlar beş vakit
kıbleye dönüyoruz ki, gözümüz, kulağımız oradadır, "o toprakların başına
gelecek her tehlikeye karşı nöbet tutuyoruz, cihada hazırız” demek isteriz. Evet, Kıblemiz
bugün tehlike altındadır. Kur'an'da, "Yüzünüzü Mescid-i Haram tarafa
(kıbleye) çevirin” buyururken sadece bedenen değil, fikren, zikren,
ruhen hep o yöne bakın, tehlikeyi fark edin, tehlikenin o yönden geleceğini
düşünün ve o tarafı güvene alın, gözünüzü ve gönlünüzü hiç o yönden ayırmayın”
demek ister. Sürekli Umreye gitmekle, yıllarca para biriktirip Hacca gitmekle
görevimizi yapmış olmayız. O toprakları gözümüz gibi korumalı, izlemeli, o
toprakların güvenliğini sağlamalı, o toprakların Belde-i Emin olması için
çalışmalıyız. Çünkü yol güvenliği yoksa hac da farz değil. İşte büyük bir
fırsat karşımıza çıktı; Cemal Kaşıkçı'yı hunharca öldürenler açığa çıktı ve
onlardan Mekke ve Medine'yi kurtarma vakti geldi. Gerekçemiz hazır: Rabbimizin
Belde-i Emin buyurduğu Mekke- Medine, canilerin, katillerin, satılmışların,
münafıkların, işbirlikçilerin, fasıkların, zalimlerin eline bırakılamaz.
[ Arşivle! ]
[ Yazdır! ]
[ Postala! ]
|